Takvimin en prestijli yarışı olarak değerlendiriliyor, birçok sürücünün şampiyonluk yerine Monaco'daki unutulmaz bir yarışta zaferi tercih ettiği dedikoduları bile dolaşıyor. 1950 yılında takvime alınan Monaco 1955'ten beriyse aralıksız olarak Formula1 yarışlarına ev sahipliği yapıyor. Formula1'in efsane isimlerinden Nelson Piquet'nin "Yatak odanızda bisiklete binmeye çalışmak gibi" benzetmesini yaptığı yarış en ufak hatayı bile kaldırmıyor. Cadde üzerinde oluşturulan pistte en ufak kaçış noktasının bile olmaması pilotların her türlü hatada yarış dışı kalmasına sebep oluyor. Yarışla ilgili en köklü değişiklikse 2004 yılında yapıldı; tribünlerdeki seyirci kapasitesinin arttırılabilmesi için pit alanının yeri değiştirildi. Mücadeleyi evlerinin balkonundan veya marinadaki yatlarından izleyebilen seyirci kitlesiyse bu yarışa ayrı bir hava katıyor. Monaco'daki yarışın ne derece tehlikeli olduğunun bir kanıtıysa Lorenzo Bandini'nin 1967 yılında geçirdiği kazanın ardından yanarak can vermesi gösterilebilir. Modern pistlerin aksine Monaco'da kazalara müdahale şansı da oldukça sınırlı. Bu prestijli yarışın rekortmeniyse Monaco'da damalı bayrağı 6 kez ilk sırada görmeyi başaran unutulmaz Brezilyalı sürücü Ayrton Senna.